04:30 Ömer Lütfi Mete | |
ÖMER LÜTFI METE
Ýazyjy şahyrlaryň we alymlaryň terjimehaly
Ömer Lütfi METE, Şair, yazar, gazeteci ve senarist. 1950 yılında Rize’nin İyidere ilçesi -eski ismi Aspet diyede bilinen- Fıçıtaşı mahallesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamlarkan, ayrıca özel olarak dini eğitim gördü. Bir süre Kuran Kurslarında hocalık yaptı. Rize Ülkü Ocakları Başkanlığı yaptı. 1970 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne girdi. 1971 yılında önce matbaa çıraklığıyla başlayarak gazeteciliğe geçti. İlk olarak Babıali’de Sabah gazetesinde yazmaya başladı. 1972 yılında İktisat Fakültesi’nden ayrıldı. 1973 yılında Atatürk Eğitim Enstitüsü’ne girdi, 1976’da mezun oldu. Kısa süre edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra tekrar gazeteciliğe döndü. Ortadoğu, Tercüman, Türkiye, Yeni Binyıl, Ayyıldız, Sabah ve Bugün gazetelerinde ve Türk Edebiyatı, Boğaziçi dergilerinde yazdı, Çağrışım dergisini çıkardı. Senaryo çalışmaları yaptı. ANAP ve MHP’den milletvekili adayı oldu, seçilemedi. 18 Kasım 2009 tarihinde İstanbul'da vefat etti. Eserleri Allahsız Müslümanlık Milliyetsiz Milliyetçilik (röportaj) Gülce (şiir) 28 Şubat'tan Şemdinliye Derin Çeteler Derin Devlet (röportaj) Dünyayı Kimler Yönetiyor (röportaj) Derin Millet Manifestosu (köşe yazılarından seçmeler) Çığlığın Ardı Çığlık (roman) Yerden Göğe Kadar (roman) Asker ile Cemre (roman) Bolonya Tüneli (roman) Çizme (roman) Hacı yağı ile Parfüm Arasında (deneme) Balonya Tünel (kara mizah) İtfaiye Yanıyor (kara mizah) Erdoğan operasyonu (Mahir Kaynak'la Ortak Eseri) Sinema Filmi Senaryoları Çizme Gülün Bittiği Yer Bizim Yunus Kurtlar Vadisi Irak The İmam Tv Filmi Senaryoları Köstekli Saat Ayrı Dünyalar Veysel Karani Ahmet Bedevi TV Dizi Senaryoları Bizim Ev Evlere Şenlik Ortaklar Deliyürek Avcı Hayat Bağları Aga Kurtlar Vadisi Kurtlar Vadisi Pusu Eşref Saati Ekmek Teknesi Çanakkale Destanı (Belgesel Drama) Uğur Işılak Dönen Alçak Olsun (Klip) Yukarıdaki yazı http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=1160 ve https://www.antoloji.com/omer-lutfi-mete/hayati/ sayfasından yararlanılarak hazırlanmıştır. HAKKINDA YAZILANLAR ■ Bir Ömer Lütfi Mete geçti Bu Dünyadan Ahmet Hakan Hürriyet 20 Kasım 2009 ÇOKTANDIR hastaydı... Ağır hasta... Yaşaması bile mucize deniyordu... Ziyaretine gidecektim... “Hafızası yerinde değil, bazen tanıyor, bazen tanımıyor” dediler, vazgeçtim. Koca Ömer Lütfi’yi o halde görmek istemedim galiba... Ömer Lütfi Mete çok önemlidir benim hayatımda... Televizyonculuk denilen gayya kuyusuna ilk onun yanında düştüm. Ömer Lütfi Mete’nin öncülüğünde İsmail Güneş, Eyüp Can, Abdurrahman Çapar, Kutlu Esendemir, Ali Kıdık gibi isimlerle bir haber programı yapıyorduk... Gençtik. Acemiydik. Yeni başlıyorduk. Fakat Ömer Lütfi Mete, hepimizle eşit ilişki kuruyordu. Ortama girdiğinde başat unsur olan ama bu konumunu asla kullanmaya kalkmayan türden biriydi o. MHP’ye yakın deniyordu ama hiç MHP’liye benzemiyordu. “İslamcı” desen, tam olarak o da değildi... “Tarikatçı” sözünün olumsuz çağrışımları da uymuyordu ona... Ama şurası kesindi: Şefkat abidesiydi... Acayip cömertti... Hoş sohbetti... Anlayışlıydı... Yargılamazdı... Yadırgamazdı... Hakkı yenmiş bir yazardı... İyi bir yazardı ama fark etmek kimsenin işine gelmediğinden fark edilemedi. “Deliyürek” ve “Kurtlar Vadisi” gibi popüler dizilerde senaristlik yaptı... O dizilerin ruhuna sinmiş bir derinlik varsa, bunda Ömer Lütfi Mete’nin katkısı büyüktür... Bir ara aynı işte çalıştık yine: Sabah Gazetesi’nde bir ara beraber yazdık... Hiç unutmam: Sabah yazarlarına Reina’da bir yemek verilmişti... Orada birbirimize bakıp acemiliğimize gülmüştük... Hiç ilişkimiz kopmadı Ömer Lütfi Mete ile... Hep dost olduk... Hep arkadaş... Eğer bir anlamı varsa... Ben yürekten şahidim: İyi bilirdik... İyi bilirdik... İyi bilirdik... Allah rahmet etsin... ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER ■ Şehidin Destanı Fişekler patlıyor güneş tutuk hilal berrak Dağ taş can evinden tekbir tekbir çağlayarak Sultanım seni uğurlar bu ebedi bayrak Sen ki kevseri namluyla içtin ırmak ırmak Sen bir köprü, düştün de geçit verdi uçurum Al kanlar içinde boyuna kurban olduğum Şehidim, ruhum, melekler katında alptuğum Albeni, albeni nur yüzün gök alnın boyadı al beni Cennet tanıdığım bağrındaki albeni Öcün sorayımda şehidim al beni Uçtu bulut yeleli yiğidim gökten emin Kanından tapusuyla ocağımdır bu zemin Yemin dövüşte secdeye kırılan kalemin Silahın bayrağın kuranın üstüne yemin Cephanem hatıramdır gece gün yudum yudum Sen gayret pınarım suyuna kurban olduğum Şehidim, ruhum, melekler katında alptuğum Yüreğim kor yüreğim pir yandı bir daha sönmez kor yüreğim Kim demiş haini canda kor yüreğim Yedi kat yerin dibine kor yüreğim ■ Gördüğüm Tabut Mu Köy Ufkunda Seher Vakti Tabut değil yıldız yıldız mahyam yola çıktı Dağ dağ omuzlarda geliyor ecelin tahtı Semalar kıskanır ey makber sendeki bahtı Sabrımda vurulan iç içe bin kere mazlum Varını vakfetmiş huyuna kurban olduğum Şehidim, ruhum, melekler katında alptuğum Özümün özü bu girdapta kanayan Sen asıl yar için akmayan kana yan O yar özü kim bakar bu kana yan Özüm özüm kanayan Müjde ey toprak tuğbadır bu fidan bu civan Şehidim ölümsüz fani gönüllerde divan On binler yüz binler göz göz, saf saf hakka revan Diyet alacağız billah top yekün bir cihan Ölmedin sen bir oluştur bu bir şanlı doğum Kütüğü göklerde soyuna kurban olduğum Şehidim, ruhum, melekler katında alptuğum İşte namazındayım, işte veda bayramı Sundular bu mercan sükutta sonsuz meramı Gayrı rahatta buldum canıma ilk haramı Yalnız senin rütbene hasret sarar yaramı Kalmayacak gümüş hilal okçusundan mahrum Irz diye devraldık yayına kurban olduğum Şehidim, ruhum, melekler katında alptuğum ■ Yiğidi Gül Ağlatır Yiğidi gül ağlatır gam öldürür Nice namert ava çıksa, tuzak kursa, kurşun atsa; Yiğidi çökertmezse kahır. Bir dem yar hüzünle baksa Bir gönül gözüyle baksa Yiğidi gül ağlatır, gam öldürür. Düşman yılan olup soksa, Dokuz kavim taşa tutsa; Yiğidi çökertmez kahır. Bir dem yar hüzünle baksa, Bir gönül gözüyle baksa Yiğidi gül ağlatır, gam öldürür ■ Anam Tatlı Açmıyor Artık Anam tatlı açmıyor artık İşi yok Aşı yok Ne su taşır Ne çamaşır Ne bulaşık, ne sökük, ne yırtık Gece gün Büsbütün Susması tunç Sözü korkunç Anamın secdesi gözle şimdi Namazı Niyazı Yüreğinde Yürek zinde Anamın teninde sır belirdi Ocakta Bucakta Casus gezer. ■ Anam kanser Anamın alnında akşam ter ter feyizden Anam bir gaybın sırdaşı Anamın dilcağızı da sessiz sessizden Benim anam sabır taşı Bir soğuk güneş renk alır uçuk benizden Sualdir anamın kaşı Sorar hala mutfaktan Hala evlat telaşı Alır karanlığı gökler hanemizden Hanemiz deryaya karşı Köpük köpük saflar yürür Karadeniz'den Bu bir tevekkül savaşı Bir gam eser şimdi yamaçlardan aşağı Yola düşer lambalar Yolların zar zar ağlayışı bu kırağı İz bırakır arabalar Çözülüp savrulur bacaların sac bağı Daha gür yanar sobalar Taşıyor her biri bir değişik merağı Efkar yüklenmiş babalar Çekerler haneden artık eli ayağı Uzak yakın akrabalar Anam pişirmemiş buzdur bu aşın yağı Kaşıkta donar çorbalar Göz bebeklerim genişler Durup durup Toz altında menevişler Vurup vurup Pencerem bir kasvet işler Sorup sorup Adına akşam demişler Grup grup Anamın odasında akşam Odası gam Sedası gam Edası gam Anamın odasında akşam En son ümide izin bitti Gözler karabiber Akşam kılındı, yasin bitti Anamla beraber Selaya tırmanır bu ezan Ölüm kaç basamak Görünür alnımıza yazan Bir görünmez parmak Yok yok böyle konuşmaz insan Nedir bu yüz asmak Hele baba bu nasıl lisan Ne söyler bu susmak Anamın benzi mehtap mehtap Şekli var hazzı yok Anamın gözü kitap kitap Zeyli var yazı yok Anamın gözü hitap hitap Dili var ağzı yok Anamın özü bitap bitap Eli var nabzı yok ■ Kaylule Suları Toprak döşek, taş yastık Huzme emziren ağaç Dünyayı dala astık Bir saatlik bir ilaç Oruç bozmayan su Peygamber uykusu Peygamber uykusu Büründük gölgemize Güneş bakarken dimdik Uzandığımız göze Gönül dağında geldik Yar eteğinden su Peygamber uykusu Peygamber uykusu Birkaç pamuk bulutla Sarılır göz yaramız Ten kavgasına mola Dalıp dolmak sıramız Rüzgar yüzdüren su Peygamber uykusu Peygamber uykusu. | |
|
Teswirleriň ählisi: 0 | |