14:25 Toprak we bagtlylyk | |
TOPRAK VE MUTLULUK
Oýlanmalar
Mutluluk, kişinin içindeki cevhere göre değişir. Topraktan yaratılıp yine toprağa döneceğimizi düşününce, hayatın ne kadar kısa olduğunu fark edebilmelidir insan. Bir avuç toprak… Yaşama sımsıkı tutunup bir avuç toprak uğruna mücadele etmek onur verir gülen yüzlere. Küçücük de olsa bir bahçeye sahip oldunuz mu? Daracık bir balkonda minicik saksınızda yetiştirdiğiniz salkım domatesleriniz de mi olmadı? Peki, öğrenciliğinizde devlet yurdunuzun kampüsünde çam ağaçlarının gölgesindeki havalanmış toprağı da mı eşelemediniz? Toprak ve mutluluk…. Daha binlerce soru çoğaltıp mutluluğunuzu sınavdan geçirebilirsiniz. Kır ortamı, tatil köyü, yayla yahut sakin bir kasabanın karınca misali çalışan vatandaşı olmak bile bir başka huzur depolar ruhunuza. Çok önceden gömdüğü yumru patatesleri temmuz ortasında, eliyle birer birer saklandıkları yerden çıkartırken nasıl da heyecanlanır insan. ‘Elma dersem çık, armut dersem çıkma!’ saklambaç oyununu oynarsınız sarı-kahverengi tonlarıyla güzelleşen tonton patateslerinizle. Yer altından bir parçacık tarihi eşyaya ulaşan arkeolog gibi siz de o an aynı duyguyu paylaşırsınız. Avuçlarınızda irili ufaklı gezinen kuluçka ve civcivleri gibi his verir size, kış mevsimi için sofranıza misafir olacak bu sebzecik. Patatesi haşlayıp içine nane, limon kabuğu, dereotu, maydanoz ve mis kokulu sırık salatalıklarınızdan katıp ortaya güzel bir zeytinyağlı salata yaptığınızda işte mutluluğun reçetesi. Siz hiç ağzınız yüzünüz leke içinde kalana kadar böğürtlen yediniz mi? Böğürtleni bardakta taze suyuyla içip mutlu oldunuz mu? Beyaz kısa kollu kıyafetinizi nasıl da renklendirip kalıcı iz bırakır bu meyve. Böğürtlen ve ahududunun reçeli bile ayrı bir tat verir damağa. Hele bir de bu satırları yemek öncesi açken yazıyorsanız daha da renklenir gözünüzdeki meyveler. Kızılcık dallarından yapılan sopanın insanın canını çok yaktığını söyler büyükler. Birini dövmek için değil de sevgiyle okşayıp kızılcık dalından kalem üretmek de farklıdır. Kızılcık suyuyla şerbet ve kızılcıktan şahane bir reçel… Toprağın mucizeleriyle yaz meyveleri de mutlu oluverir. Toprağın su ile bereketi, toprağın rüzgârla türküsü, toprağın çiçekle dostluğu, toprağın çocukla oyunu… Mutluluğa dair ne varsa toprakta var. Toprak ve mutluluk… Bir çiçeğin kokusunu yüreğine çekercesine, arının doğada raks edişini seyredercesine, arı kuşunun etrafı hızlıca gözlemleyişine hayran kalırcasına bir başka ballanır topraktaki neşe. Kelimeler yetersiz kalıp da naz yapıp kıvranır toprağı anlatmada. Yağmur sonrası ıslanıp da mis gibi havalanmış bir edayla tüm havayı üfler kucağınıza. Kollarını açıp sımsıkı sarılırcasına bekler durur sizleri. Topraktan doğaya… Tohumdan fidana, fidandan ağaca, ağaçtan ormana, ormandan yaşama giden bir döngüyle zikzak çizer durur etrafınızda. ‘Güle Güle!’ demek yerine ‘Hoş Geldin!’ demeyi tercih eder toprak. Elif YAVAŞ. | |
|
Teswirleriň ählisi: 0 | |