Kürt'lerin Türk'lüğü Ve Kürtleşen Türkmenler
● Denilebilir ki, 20 yüzyılda hiçbir topluluk Kürtler kadar araştırma konusu olmamış ve bu konuda yüzlerce kitap yazılmıştır. "Kürt" kelimesi Kürt...
Denilebilir ki, 20 yüzyılda hiçbir topluluk Kürtler kadar araştırma konusu olmamış ve bu konuda yüzlerce kitap yazılmıştır. "Kürt" kelimesi Kürt olduklarını iddia eden Kurmanç, Guran, Lur ve Kalhur gibi aşiretlerin ağızlarında "Kürt" diye bir kelime bulunmamaktadır. Ayrıca İrani ve Ari dillerde de böyle bir kelime yoktur. Arapça da bulunan Kürt kelimesi ise bu dile Türkçeden geçmiştir. Bu yüzden Kürt terimini Türkçe de aramak zorundayız. Tarihte Kürt adına ilk defa Yenisey de Gök-Türk kitabelerinde " Elegeş Yazıtında" rastlıyoruz. Buradaki Kürt boyu Gök-Türklerden olup beylerinin adı "Alp Urungu" idi. Bu kitabede aynen şöyle yazmaktadır.
"Kürt El kan Alp Urungu,
Altunluğ, Keşigün, Bantın belde,
Elim dokuz, kırk yaşım"
Günümüz Türkçesiyle anlamına gelince;
"Kürt halkının Hanı Alp Urunguyum.
Altınlı okluğumu belime bağladım.
Devletim oldu. 39 yaşında öldüm."
- şeklindedir.
"Kürt " adıyla bilinen diğer bir Kürt boyunu da Macarları oluşturan 7 boydan birisi olarak görüyoruz. Bunların Yeniseydeki Kürt Türklerinden olup Gök-Türk çağında Macarlara katılarak Balkanlara geldiği anlaşılıyor. Büyük Macar Türkoloğu Gyula Nemeth "Yurt kuran Macarların Tarihi" adlı eserinde Kürtlerden şöyle bahsediyor.
"Kürtler, Yenisey civarında yaşayan bir Türk boyudur."
Bu konuda Kaşgarlı Mahmud'un yazmış olduğu Türklerin en eski Türk sözlüğü olan Divan-u Lügat-it Türk'e bakalım. Kürt terimi "Kar yığını, Çığ, bir çeşit kayın ağaçı " şeklinde izah edilmiştir.
Diğer Türk lehçelerinde de Kürt kelimesi genellikle "Kar yığını" anlamına geliyor. Gyula Nemeth, Kürt kelimesinin Türklerde kabile adı olarak kullanıldığını ve kar yığını anlamına geldiğini de yaptığı akademik çalışmalarla kanıtlamıştır. İran ve Arap kaynaklarında ise "Kürt" terimi göçebe hayat tarzına verilen bir ad olarak karşımıza çıkıyor.
Ebul Gazi Bahadır Han'da yazmış olduğu "Şeçere-i Terakime" de Kürt adı altında bir Türk boyunun mevcudiyetinden söz ederken, Türkmenistan'ın Balkan Dağları kesiminde Ensari (ärsarylar -t.b.) türkmenleri içerisinde en büyük boyu "Kızır- Çuralıların teşkil ettiğini belirterek şöyle demektedir. "Kızır-elinde bir uruğ olur, onlara Kürtler derler. Onlar, Kızır-Çuralı neslinden Türklerdir."
Bu belgede de görüldüğü gibi Kürtler Türk boylarından Türkmen grubuna mensupturlar. Yazmış olduğum Oğuzlar kitabında da bahsettiğim gibi Kürtler, Oğuzların 24 boyundan biri olan Buğdüz boyuna mensuptur. 24 Oğuz boyunun her birinin bir boy ifadesi olduğunuda biliyoruz. Buğdüz boyunun manası da "Herkese tevazu gösterir ve hizmet eder" şeklindedir. Ayrıca Oğuzlar, İslam dinini araştırmak üzere Hz.Muhammede bir elçi göndermişlerdir ve bu elçinin adı da Boğdüz-aman (Bükdüz Aman -t.b.) idi. Bu kişinin Buğdüz boyunun ilbeği ve Kurmançların -Amannuan sülalesinin temsilcisi olduğunu da biliyoruz.
Kürt kelimesinin İslam belgelerinde 7. asırdan sonra görünmesi bu yüzdendir. Görüldüğü gibi Kürtlerin ana vatanının Orta Asya olduğu ve asli kimliklerinin de Türk olduğu artık tartışılmaz bir gerçektir.
TBMM birinci döneminde, Dr. Rıza Nur'un teklifiyle "Kürtler" konusunda bir araştırma yapılması kararlaştırılmıştır. Bu konuda Ziya GÖKALP görevlendirilmiştir. Ziya GÖKALP, Diyarbakır ve çevresinde yaşayan aşiretleri incelemiş ve Kürtlerle birlikte yaşayan aşiretlerin tedricen Kürtleştiklerini Urfa ve Siverek arasındaki bölgeye yerleşen Türk aşiretlerinin Kürtçe öğrendiğini, Urfa ve Diyarbakır'da yaşayan Karakeçili aşiretinin Oğuzların Kayı boyuna bağlı olduğunu belirtmiştir.
Yine Türk Tarih Kurumu başkanı Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU'nun 1500-1600 yılları arasındaki Osmanlı Tahrir kayıtlarına dayanarak bugün Kürt bilinen aşiretlerin 16. yüzyıl kayıtlarında Türkmen olarak görüldüğünü belirtmiştir. Araştırmacı-Yazar Rıza ZELYURT'un DTP İstanbul milletvekili Sabahat TUNCEL ilgili yazdığı bir yazısını aktarmakta yarar görüyorum.
Sabahat TUNCEL'in ailesi Balaban aşiretine mensuptur. Balaban aşireti bilindiği gibi Oğuzların en cesur ve Türkçeyi en güzel konuşan boylarından biri olan BEYDİLİ (begdililer -t.b.) boyuna mensuptur. Balaban boyuda maalesef Türk dilini unutarak zamanla Kürtçe konuşmaya başlayan birçok Türkmen aşiretinden sadece birisidir. Bu durumun sebeplerini hiç düşündünüz mü? Buna sebep olarak Osmanlı devletinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Türkmen aşiret ve cemaatlerine karşı milli bir politikanının olmamasını gösterebiliriz. Osmanlı Devleti 16. yüzyıldan itibaren asli unsurları olan Türkmenlere karşı adeta düşman olmuştur. Keyfi zorunlu iskânlar, ödenmesi imkânsız vergiler, bitmez tükenmez savaşlar nedeniyle Celali ayaklanmaları çıkmış, bölgede kan ve gözyaşı hiç dinmemiştir. Osmanlı Devleti Hamidiye Alayları kurdurarak Kürt aşiretleri silahlandırmış Türkmen aşiretlerini katlettirmiş ve bu bölgede yaşayan Türkmen aşiretleri Kürt aşiretlerine sığınarak zamanla kürtleşmişlerdir. Bugün yaşanan sıkıntıların temeli Osmanlı Devletinin halkına karşı gösterdiği yanlış tutumdur.
Osmanlı sarayında beslenen şairin bir şiiriyle yazımı bitiriyorum.
Türk'ün dilberidir gayetle inat,
Şehir dili bilmez lisanı kubat,
Lisanından eyler Türklüğün isbat,
Hayvan gibi gözün diker samana.
# Kaynak: "Il" gazetesi, "Kürt'lerin Türk'lüğü Ve Kürtleşen Türkmenler".
Taryhy makalalar