02:00 Şa zenana ýeñillik ýok... Sanjym üçin nobatyna garaşmaly bolar | |
KRALIÇEYE AYRICALIK YOK... AŞI BEKLEMEK ZORUNDA
Medisina
Bugün beşinci gün, İngiltere’de evimdeyim, dört aydır anne baba ocağında/kucağındaydım, memleketteydim malum. Evet, İngiltere’de salgından etkilenenlerin sayısı ciddi rakamlarla ifade ediliyor, evet her gün ölenler yüzlü rakamlarla ifade ediliyor ve evet burada sağlık sistemi Türkiye ile kıyaslanmayacak kadar kötü! Evim burada ne yapsaydım, dönmese miydim? Ankara İstanbul ve İstanbul Heatrow uçuşu ile geldim Salı günü. Havaalanları, personel ve temizlik açısından dört dörtlük, ne diyebilirim. Ancak toplamda 9 saat çift maske takmak ve virüs endişesiyle sürekli bir kalp çarpıntısı yaşamak berbattı. THY biletimi üst sınıfa yükseltti, şahane bir deneyim elbette bizinıs uçmak, en azından şu şartlarda daha az kişiyle aynı ortamı paylaşmak büyük lüks. Yan gelip yatmak dışında yapacak şey yok uçakta, ikramlar ne kadar cezbedici olsa da ağzını açamıyor insan. Şans bendeki elbette, yanımda ilginç bir birey oturuyordu, size anlatmam lazım; uzun siyah bir peruk takıyordu, yeşil lensleri vardı, kirpikleri takmaydı, tırnakları beşer santim sipsivri takma tırnaklardandı. Aşırı makyajlı bir kadın/kızcağız, yaşını tahmin etmek güç, 17 de olabilir 47 de. Alacalı bir eşofman takım giymişti, dudakları aman nasıl desem o dudakları kocamandı. Maskesini çıkarıp kendini defalarca selfiledi, hostesler bıktı uyarmaktan, laf işitmekten kendisi usanmadı. Sosyal medya fenomeni midir nedir anlamadım, çektiği her fotoğrafı aplikasyonla değiştirdi. Dudaklarını daha da kocaman yaptı, zaten zapzayıf olan yüzünü iyice inceltti, benden de tiksindi elbette. “Tak şu maskeni be kadın” demek zorunda kaldım, nazikçe. Tuvalete gitmek için kalktı bir ara, amanın o da ne; poposu da takmaydı büyük ihtimalle. Protez yaptırmış kalçalarına, hiç bu kadar yakından görmemiştim protez kalça! Şu kadarını söyleyeyim, poponuz kopsun yine de yaptırmayın, SAKIN! Kadın yürüyor, iki kalça da ayrı yöne dönüyor gibi, sağ taraftaki daha dışa doğru duruyor, zaten popo üstü oturamadı bu birey, acıdım da. Bir daha da azarlamadım… ■ O NASIL BİR PASAPORT KUYRUĞU ARKADAŞ! Uçakta yer değiştirilmesine izin verilmiyor. Kimin nerede ve kimlerle yanyana oturduğunun bilinmesi önemli. Pandemi kuralları gereği imiş, doğrusu da bu elbette. Biri hastalansa, en yakınlarındaki daha fazla risk altında olacak, havayolu şirketi riskleri en aza indirmeye ve kontrolü elinden bırakmamaya çalışıyor. Uçağa binerken maske dağıtılıyor mesela, özel paketinde dezenfekte edilmiş maskeler. Hostesler maske değiştirmeyi ve temiz maske takmayı öneriyor, bir baktım benden başka maske değiştiren yok. Tüm yolculuk boyunca yedi saatte, ikişerden sekiz maske değiştirdim. Canım okuyucum, eğer bu ara İngiltere’ye gelecekseniz Heatrow’a inmemeye özen gösterin derim. O nasıl kalabalık, o nasıl bir pasaport kuyruğu arkadaş! Ben diyeyim altıyüz, siz deyin yediyüz kişi var sırada. Daha çok Pakistanlı, Hindistanlılar var sırada, asla sosyal mesafe gözetilmiyor. Size o kuyrukta beklerken yaşadığım gerginliği anlatamam. Panik atağım var zaten… İngiliz hükümeti, bir form doldurulmasını istiyor kapıdan girmeden önce deklare edilmek üzere. Yapsanıza şunu uçağa binmeden, adamların istediği bilgileri versenize. Yok arkadaş; aksıran tıksıran, maskesi çenesinde bu arkadaşlarla; üstelik muhtemelen yedikleri yüzünden olsa gerek son derece ağır bir baharat kokusu eşliğinde, durmadan ağlayan çocuklarıyla ve dipdibe durdukları için sürekli atıştığım amcalarla teyzelerle 2 saat 20 dakika kuyrukta bekledim. Bizinis uçanlar için ayrı bir giriş yok pandemi döneminde, yoksa o uzun sıraları beklemeden giriyorsunuz elbette pasaporttan içeri. Hiçbir görevli de şöyle durun, yaklaşmayın, aman sosyal mesafe demiyor. İkide birde gidip görevlileri uyardım ama bir işe yaramadı… ■ AYRIMCILIK YAPILMAYACAK İngiltere’ye gelince 14 gün karantina uygulamak gerekiyor, bugün beşinci günüm şükür bir hastalık belirtim yok. Kocama dedim ki, buradan hastalanmadan çıktıysam, bana bir şey olmaz artık… Eve gelirken mahalledeki sağlık ocağının önünden geçtik, covid-19 aşısı için randevu almayı unutmayın diye kocaman pankart asmışlardı. Sanırım bugün yarın başlar aşılanma. Elbette bir öncelik sıralaması var. İlk sıradakileri bakım evlerinde yaşayanlar ve bakım evlerinde çalışanlar. İkinci sıradakiler 80 yaş üzerindekiler. Yani Kraliçemiz ve eşi Filipbeyamca ilk aşıların yapılıp bitmesini bekleyecekler. Gazete haberine ve saray açıklamalarına göre birkaç hafta içinde aşı olacaklar. Bunu da aşı karşıtlarına bir tepki olarak, yani halkı aşıya karşı pozitif düşünmeleri açısından yönlendirmek adına yapacaklar. Yoksaprotokole göre kraliyet mensupları hastalıklarını, aldıkları ilaçları, yani özel durumları halkla paylaşmak zorunda değiller. Bu kuralı 1957’de o zamanlar 8 yaşındaki Prens Charles ve 6 yaşındaki Prenses Anne’in çocuk felcine karşı aşılandıklarını açıklayarak bozmuşlar. O dönem aşının yan etkilerinden çekinerek yaptırmak istemeyenleri bu algısının kırılmasında Kraliçe’nin tavrının çok önemli olduğu söyleniyor. 94 yaşındaki Kraliçe ve 99 yaşındaki eşi için ayrıcalık yapılmayacak ve sıralarının gelmesini bekleyecekler. Hatta yaptırdıkları aşının markasını da açıklayacaklarmış, halka olan sorumluluklarından ötürü. 14 Aralık’ta aşılanmaya başlıyor İngiltere, dediğim gibi yaş ve risk gruplarına göre belirlenen bir sıralama var, bana daha çok var. Hala kafamda oturtamadım, aşı yaptırmalı mıyım, yaptırmamalı mıyım; yok canım çip takacaklar falan diye düşünmüyorum. Aklımdaki soruları zaten hali hazırda bilim adamları da cevaplayamıyor, aşıdan sonra tamamen korunacak mıyım, taşıyıcı olabilir miyim, korona geçirdiysem yeniden olabilir miyim, hangi semptomlar yok olacak hangileri kalacak. Daha iyi ve daha gelişmiş bir aşı elde edilirse önceden aşılananlar yeniden aşı olabilecek mi? Soruların cevabını bulamadığımda, sadece bu aşıyla alakalı söylemiyorum bunu, benden daha akıllı, daha bilgili, kalbine zekasına ve eğitimine güvendiğim insanları izlerim. Ne dediklerine, ne yaptıklarına bakarım. Koskoca Kraliçe yanlış yapacak değil ya, yanlış yönlendirilecek değil ya, hem sıra bana gelene kadar bakalım neler olacak? Yaptırırsam da video çeker yollarım size, okuyucumdan gizlim saklım yok benim, dedim ya Kraliçemin izindeyim… Elif AKTUĞ. 06.12.2020, Odatv.com | |
|
Teswirleriň ählisi: 1 | |
| |