21:34 Borisiñ çukury | |
BORIS'IN ÇUKURU
Medisina
Konu Covid-19’a gelince politikacılar Mars’tan, seçmenler Venüs’ten… Şahane cümle Daily Mail yazarı Sarah Vine’a ait. John Grey’in bir dönem yayınlanan ve çok satan kitabı “Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ten”e gönderme yapmış, anladınız siz… Sarah Vine’ın makalesi çok güzel, kitaptan hareketle yani kitaptaki kadın erkek sorunlarını alıp birebir, politikacı ve seçmene uyarlamış. Nasıl erkek ve kadının anlaşamadığı onlarca özellik, ortak noktada buluşamadığı onlarca konu varsa, siyasetçi ve seçmen de iki farklı gezegenden gelmiş canlılar gibi, diyor… Eğlenceli ve zekice yazılan bu yazıyı okuyun derim, beni okuduktan sonra tabii. İngiltere de tıpkı bizim memleket gibi, hatta tüm dünya gibi, Covid’den beri çalkalanıp duruyor. Parlamentoyu hiç bu kadar heyecanlı, ateşli, öfkeli, agresif ve kararsız görmemiştik diyor, siyasetin bizzat içindekiler. Yeniden üç kademeli kapanmaya gidilecek diyor Boris Efendi, muhalefet karşı geliyor ve ekonominin artık bu kapanmalar karşısında direnemeyeceğini söylüyor. Öyle ki 900 milyon pound imiş kapanmanın günlük zararı. 2 Aralık’ta halen uygulanan kısmi kapanma sona erecek, benim 14 gün karantina mecburiyetim var, sabredeceğim elbette. Noel ve yılbaşı öncesi her yer açılacak, bazı bölgelerde daha ciddi yasaklar var ama. Herkes her günü yaşayarak görüyor, deneyimliyor, kimsenin bir şey bildiği yok. Rakamlar, yani hastalığa yakalanan ve vefat edenlerin sayısı bir miktar düşünce, aman işte gidiyor diye bir rahatlama geliyor. Sonra hooop sayı artıyor, yeniden kapanmalardan bahsediliyor. İşte bu yüzden Boris Efendi 9 haftalık bir yeni kapanma planı yapıyor, Şubat için. Yine de dedim ya, her an her şey değişebilir. Boris daha Brexit’i halledemeden, ülkede her kafadan bir ses çıkıyorken, kendini Covid çukurunda buldu. Adam da ne yapsın, her çukurun kendine göre kuralı var, sağlam çıkacak mı göreceğiz. ■ AŞIDAN ÖNCE VİTAMİN Sevindirici haberler de geliyor İngiltere’den, misal 2,7 milyon kişiye dört aylık D vitamini verilecek, ücretsiz… Bu konuda geciktiler bile aslında, malum güneşe hasret bir coğrafya, güneşli hava olsa bile güneş sanki tepede değil gibi oluyor, yandan yandan geliyor. Bana da verirler mi bilmiyorum, salı günü yolculuk var, gidiyorum artık kocamın yanına. Bavula attım bir dolu D vitamini, antibiyotik, merhem, artık eczaneden ne alabiliyorsam. D vitamini önemli, yaz aylarında vücut güneşten bütün ihtiyacını karşılıyor ama eve kapanma döneminde özellikle orta yaş üstü kişilerde ciddi sıkıntı olabilir diye düşündü bizim MP’ler. Bakımevlerinde yaşayanlar, kronik hastalığı olanlar, dışarı çıkamayanlar öncelikli. Satın alabilenler için mutlaka D vitamini takviyesi yapılsın dendi. Bir yandan da sağlık araştırmaları yapan kurumlar, D vitamini ile Covid-19 arasında bir ilişki olduğunu açıklamak için henüz erken diyorlar. Yani Covid-19 ile savaşmak için D vitamini gerekli demek, bilimsel bir veri değil; bunu söylemek için daha kutularca vitamin almak gerekli, takibi gerekli. Ha, koskoca güneşin insan bünyesine gönderdiği vitamini nasıl oluyor da sıvıya dönüştürüyorlar, bir küçük kutuya hapsediyorlar benim kafam basmıyor. Hele aşı konusu, çok mühim değil mi; olsak mı olmasak mı? Okumadığım makale kalmadı, gözlerim pörtledi, sabahlara kadar yayın takip ediyorum. Asla sosyal medya kaynaklı, ne idüğü belirsiz yazılara, imzasız ve kaynaksız paylaşımlara itibar etmiyorum. Dünya Covid’den kurtulacak da; şu sosyal medya, içinde bir bilgi kırıntısı dahi barındırmayan, önüne gelenin önüne geleni yazıp postladığı çöplükten nasıl kurtulacak? Neyse, ne diyordum? Noel kapıda, insanların aileleriyle ve özellikle yaşlı akrabalarıyla birlikte olduğu sıcacık, tatlı mı tatlı, acayip özlenen ve ihmal edilmeyen bir gece. Ne yapılacak peki, herkes evinde yemeğini kendi başına mı yiyecek, evet öyle olacak! İşte bu noktada her aklıselim kişi, sorumluluk sahibi olmaktan bahsediyor. İnsanlar üzerine düşeni yapar, kendini ve sevdikleri korur ve başka insanların sağlığını riske atacak herhangi bir şey yapmazsa, Noel de atlatılır. Olan yine kuryelere olacak, dükkanlar açılır açılmaz, herkes alışverişe gidecek, hediyeler paketlenecek ve tarifi imkansız bir kurye trafiği başlayacak. Geçen yıl Amazon’u ziyaret etmiştim, müthiş bir sistemleri var. Şu dönemde düşünemiyorum, o robotlar ağlıyordur eminim, “sizde azıcık vicdan yok mu, dinlendirin bizi” diye. Paket ve ürün taşıyan robotların dinlendirildiği, şarj edildiği hangar gibi bölümler vardı, robot falan anlamam ben üzüldüm tabii, çok yoruluyor yavrucaklar, köle gibi çalıştırılıyorlar. Kocama anlattığımda delirdiğimi düşünmüştü, mal taşıyan robotlara ağlamak da Covid belirtisi ya da sonucu olabilir diye düşünüyorum. Aşırı duygusallaşan bir ben miyim, yoksa şu lanet olası virüs, sinir sistemini de hoplatıyor mu? IQ geriliği yaptı dendi, belki duygusal bir travmaya da sebep oluyordur. Geçen yıl işte tam bu aylarda öyle bir grip olmuştum ki, bir buçuk ay kadar sürmüştü, öksürmekten ve ciğerlerimin ağrısından uyuyamıyordum. Öksürük için almadığım ilaç, kaynatmadığım ot, sürmediğim mentollü krem kalmamıştı. Eh bende de kala kala ota b.a ağlayan bir bünye kaldı. Salıdan sonra olay yerindeyim, ilk iş gidip Kraliçemin elini öpeyim istiyorum ama 14 gün malum evdeyim. Ona da lokum falan aldım, yumuşak yumuşak yesin, yazık kıyamam… Elif AKTUĞ. 29.11.2020 Odatv.com | |
|
Teswirleriň ählisi: 0 | |