13:46 Atilla | |
ATİLLA
Taryhy şahslar
Kısa bir boy, geniş bir gövde, büyük bir baş, seyrek bir sakal, esmer bir ten, keskin bakışlı bir çift göz… Tarih, bütün Batı’ya korku salan, düşmanlarını dize getiren ve Türk adını Avrupa’ya yıllarca şerefle gezdiren Atilla’yı bize böyle tanıtıyor. Atilla, bütün büyük Türk başları gibi savaşçı bir başbuğdur. Ömrü kavga yerlerinde geçmiş ve bu savaşçılığı iledir ki düşmanlarını ezerek büyük imparatorluk kurmuştur. Avrupa’nın büyük bir kısmını içine alan bu imparatorluk, anayurtlarımız dışında kurulmuş devletlerden birisidir. Atilla, Kun Türklerindendir. Soyumuzun bütün uruklarını tarihte ilk olarak bir bayrak altında toplayan Kunlar, Ulu Motun (= Mete)’den sonra Atilla ile Türk dünyasına ikinci büyük bir kahraman daha vermişlerdir. Türk birliğini kuran birinci büyük kahramandan yedi yüzyıl sonra gelen bu ikincisi, Paris’e kadar bütün Avrupa’yı Türk ordularına çiğneterek tarihimize yeni şanlı sayfalar eklemiştir. Atilla’nın Avrupa’ya yaptığı akınlar, cihan tarihinin en büyük olaylarındandır. Milletimizin bu ulu oğlu, Türk adını Avrupa’ya en büyük korku olarak yerleştirmiştir. O’nun buyruk verdiği Türk orduları Batı’nın altını üstüne getirmişler. Bu suretle milletimizin askerlik gücünü dünyaya bir yol daha göstermişlerdir. 442’de Bizans üzerine yürüyüp Trakya’yı çiğnedikten sonra düşmanlarını barışa mecbur eden ve haraca bağlayan Atilla’nın en büyük akınlarından birisi, Batı seferidir. Atilla, bu eseri de 451’de yapmıştır. İstilâ ettiği yerlerin askerlerini de alarak pek büyük bir kuvvetle ilerleyen Türk hükümdarının bu seferi, Avrupa’yı yerinden oynatan pek önemli bir olaydır. Türk ordusu bir çığ gibi hızla ilerleyerek Paris yakınlarına kadar gelince; dehşet içinde kalan Avrupa, bu seli durdurabilmek için bütün gücünü ileri sürdü. Bu güç; Romalılar, Vizigotlar ve diğer Batı kavimlerinden mürekkep bulunuyordu. Atilla’nın ordusunda ise Ostrogotlar’la zaptedilmiş yerlerin halkından mürekkep diğer kavimler de vardı. İki ordu 451’de Şalon’da karşılaştılar. Türkler’le Romalılar ve müttefikleri göğüs göğüse çarpıştıran bu meydan savaşı çok kanlı olmuştur. Atilla’nın buyruğundaki yabancıların başarı kazanamadıkları bu savaşta Türk hükümdarı kendi Kunları ile Romalıların üzerine yürüyerek kanlı boğuşmalardan sonra onları geri atmış ve duruma hâkim olmuştur. Pek sert çarpışmalardan sonra, akşam savaş durduğu zaman her iki taraftan da birçok adam toprağa düşmüş bulunuyordu. Bu hal iki tarafı da yeniden saldırmaktan alıkoydu. Got kralı çekilince, Atilla da geri döndü. Sonu alınamayan, fakat bütün Avrupa’yı dehşet içinde bırakan bu savaştan az sonra, Atilla, Roma üzerine yürümüştür. Büyük hükümdar, Romalıların savaştaki beceriksizliklerini biliyor, onlardan müthiş bir öç almak istiyordu. Evvelki kanlı savaşta yenilmemiş, fakat istediği sonucu da elde edememişti. Bu defa hesap tam görülecekti. Ordularını ileri süren Türk hükümdarı hiçbir engele rastlamadan Roma’nın şimalindeki Aquila şehrine kadar geldi. Burada sert bir çarpışma oldu. Atilla, korunma durumu pek güzel olan şehri, kalenin duvarları altına yığdırdığı eğerleri ateşe verdirerek onları zayıflattıktan sonra umumî bir saldırışla ele geçirdi. Aquila’nın zaptı, Roma şehrinin kapılarını Türkler’e açmalarına sebep oldu. Artık Atilla, bir askeri yürüyüş yapar gibi ilerliyordu. Roma, Türk ordularının önünde duramayacağını anlamıştı. Bizans’ın yaptığı gibi, Türk gücü önünde dize gelmekten başka çare yoktu. Roma’yı Kun ordularını ayağının altında çiğnenmekten ancak bu kurtarabilirdi. Romalılar işin bu doğru tarafına saparak ordularının başında ilerlemekte olan Atilla’ya bir heyet gönderdiler. Papa’nın başlık yaptığı bu heyet, Roma’nın bağışlanmasını dileyecekti. Heyet çabucak yola çıktı. Mağrur Papa, Atilla’nın yanına varınca huzuruna, törenlerde giyilen muhteşem elbisesi ile çıkmış, Roma’nın yakarışını bu suretle bildirmiştir. Atilla, ayağına kadar gelen Roma’nın ve bütün Hristiyanlığın bu en büyük adamına çok iyi muamele etmiş, sonunda düşmanlarının dileğini ve yalvarmasını kabul ederek, vergi verilmek şartıyla, ordularını geri çekmeye razı olmuştur. Bununla Roma şehri Türk ayaklarının altında çiğnenmekten kurtuluyor, fakat Romalılar hem askeri hem de siyasi bir bozgunu tarihlerine geçirmiş bulunuyordular. Müthiş ordularını geri çeken Atilla da, Roma’yı haraca bağlayarak zaferlerine bir yenisini ekliyordu. İtalya seferi Atilla’nın son savaşıdır. Bu ulu Türk başbuğu, son zaferlerinden bir yıl kadar sonra ölerek Avrupa’ya geniş bir nefes aldırmış oldu. Atilla’nın ölümü pek büyük bir olay olmuştur. Avrupa, kafasının üstünden eksik olmayan bir çelik topuzdan kurtulmuş, Türkler ise sonsuz yaslara dalmışlardır. Ölüsü iç içe geçirilmiş üç tabuta konmuştur. Bunlardan birincisi altın, ikincisi gümüş, üçüncüsü demirdi. Asker ve halk saçlarını yolarak ağlamışlar, en seçme yiğit atlılar ölüsünün etrafında savaş oyunları oynamışlardır. Gömülme işi de geceleyin gizlice yapılmıştır. Tarihin derinliklerinde on beş yüzyıldan beri uyumakta olan Atilla, ırkımızın baş kahramanlarından birisidir. Doğu ve Batı Roma’yı haraca bağlamış, bütün Avrupa’ya kan kusturmuş, birçok şehirler zapt etmiş ve bunlarla Türklüğün savaş kahramanlarından biri de o olmuştur. Bu kadar sert ve savaşçı olduğu halde milletine karşı yumuşak ve kibirsiz yaşamıştır. Onun sertliği ve gururu yabancılara karşı idi ki bu vasıfları ile de Türklüğe en büyük örneklerden birisidir. Kaynak: Irkımızın Kahramanları – Nejdet SANÇAR. | |
|
Teswirleriň ählisi: 1 | |
| |