14:34 Burak Reýis | |
BURAK REİS
Taryhy şahslar
Akdeniz, suların bahtı en açık olanıdır. Denizlerin en yiğit çocukları olan Türk korsanları ve burma bıyıklı leventler, en çok onun mavi sularında dolaşmışlardır. Namları ve heybetleri ile bile düşmanlarını sindiren derya kaptanları, denizlerin savaş âbideleri gibi bu sularda gezmişler ve savaşlarının çoğunu bu sularda yapmışlardır. Bağrında en çok Türk şehidi barındıran denizlerin başında da Akdeniz gelir. Ve yine Akdeniz’dir ki büyük denizler içinde Türk bayrağının gölgesinde kutlu yıllar süren suların en talihlisidir. Akdeniz, yüzyıllarca sayısız deniz yiğitleri ile tanışmış, kucaklaşmış ve onları binlercesini bağrına basıp derinliklerine çekmiştir. Burak Reis, bu yiğitlerin en namlılarındandır. Burak, denizlerin denizler kadar hür ve baş eğmez bir çocuğudur. Sularda büyümüş, dalgalarla boğuşa boğuşa yetişmiş, yaman bir reis olmuştu. Hayat onu reislikten yukarı çıkartmadı fakat ona damarlarında taşıdığı kanın büyüklüğünü gösterecek bir imkân hazırladı ki Burak bu sayede ebediler arasında yer aldı. On beşinci yüzyılın son yılında Türkler İtalyanlar’la yeniden tutuşmuşlardı. İkinci Bayazıt, Mora’da İtalyanlar’ın elinde bulunan kaleleri zaptederek bu toprak parçasını kesin surette Türk hâkimiyetine sokacak savaşlara başlamıştı. Bu surede hem Fatih’in başladığı iş tamamlanacak, hem de Türklüğe lazım bir toprak parçası düşmandan temizlenecekti. Bu maksat için ordu karadan harekete geçtiği gibi, donanma da Akdeniz’e açılmıştı. Türk donanması kaptan Davut Paşa’nın buyruğunda idi. Bayazıt çağının bütün namlı denizcileri de donanmayla birlikte idiler. Bunlar arasında Akdeniz’deki Türk düşmanlarına kan kusturan kaptanlardan Kemal Reis ile donanmanın bu seferinde en büyük namı kazanacak olan Burak da vardı. Türk donanması ters yeller yüzünden bir müddet aşağı sularda kaldı. İtalyanlar, tabiatın kendilerine olan bu lütfundan faydalandılar. Türkler’in zapta karar verdikleri İnebahtı’yı denizden iyice sağlamladılar. Tanınmış amiralleri Antonio Grimani, 160 gemi ile körfezin ağzını Türkler’e kapadı. İtalyanlar’ın, en usta denizcileri olarak gördükleri Loredano da iyi pusatlandırılmış 15 gemi ile gelerek amiralin yanında yer aldı. Davut Paşa, donanmasıyla İnebahtı önlerine geldiği zaman, limanın İtalyanlar tarafından kapatılmış olduğunu gördü. Limanı ele geçirmek için İtalyan donanmasıyla boy ölçüşmek gerekiyordu. Türk, düşmanla boy ölçüşmekten ne zaman çekinmiştir? Kaptan Paşa, hemen savaş hazırlıklarına girişti, gemilerine düzen verdi, İtalyanlar da hazırlandılar. Akdeniz, yeni bir savaşın erlik nağmeleriyle uğuldayacaktı. İki donanma da usta ellerde idi. Türkler kumandayı kaptan Davut Paşa ile Kemal ve Burak Reisler arasında bölmüştüler, İtalyanlar’da ise öncülere Alban Armenio, asıl kuvvetlere de Loredono ve Grimani kumanda ediyordu. Hazırlıklar tamam olduktan sonra donanmalar Sapyenza adası yakınlarında karşılaştılar. Türk’ün bulunduğu her savaşta yiğitlik de bulunur. Türk leventlerinin korkusuzca saldırmaları ile kavganın kızıştığı bir sırada. Burak Reis’in gemisiyle ileri atılması bu savaşın en büyük yiğitliğinin ilk adımı oldu. Burak ilerlerken, İtalyan öncülerinin başı olan Alban Armenlo bu Türk gemisini yok etmek kararını verdi. Diğer iki İtalyan gemisi ile birlikte Burak Reis’in teknesini karşıladı. Burak, üç düşman gemisiyle kavgaya tutuşurken, Amiral Lorendano da öncü kumandanına yardım etmek için hızla yetişti. Dört İtalyan gemisi bir Türk gemisiyle vuruşmaya başladılar. Akdeniz suları üzerinde yapılan vuruşmaların en sertlerinden birini seyretmekte idi. İtalyanlar, ellerine geçen bu fırsatı kaçırmamak için bütün ustalıklarını kullanıyorlar, Türk gemisini ortaya almak için manevralar yapıyorlardı. Burak da leventlerinin başında gemisinin, sancağının ve ırkının şerefini yüceltmeye uğraşıyordu. Birle dördün çarpışması bir müddet böyle devam etti. Sonunda İtalyanlar, Burak Reis’in teknesini ortaya alabilmek başarısını gösterdiler. Düşman, Türk gemisine kancalarını taktı. Uzaktan uzağa başlayan vuruşmayı bundan sonrası bir boğuşma oldu. Dört İtalyan gemisinin askerleriyle Burak Reis’in leventleri arasında Türk gemisinin güvertesinde yapılan bir boğuşma… Bu boğuşma çabuk bitmedi. Burak, gemisini İtalyanların elinden kurtarmak İçin leventleriyle birlikte çarpışıyordu. Fakat bunu yapamıyor, sayıca çok üstün olan düşmanın her geçen anla daha hâkim bir bir hale geçtiğini görüyordu. Ve sonunda bir an geldi ki reis kurtuluşa imkân olmadığını anladı. Gemi ve sancak düşmanın eline geçecek, belki kendisi de tutsak olacaktı. Kartallar gibi hür yaşamaya alışmış bir ruh böyle bir düşkünlüğü kabul edemezdi. Denizlerin denizler kadar hür çocuğu Burak da kabul etmedi. Ani bir kararla gemilere ateşe verdirdi. Alevler bir anda her tarafı sardı. Başta kendisi olmak üzere yüzlerce yiğit ateşler içinde can verdi. Fakat düşman da bu sonuçtan kurtulamadı. Loredano ve Armenio da gemileri ve askerleriyle birlikte yok oldular. 28 Temmuz 1499. Bu tarih, Burak Reis’in ölümü tutsaklığa ve şerefsizliğe üstün sayıp kendisini alevlerin kucağına atmaktan çekinmediği gündür. Verdiği bu müthiş kararla ölüme bu derece göz kırpmadan atılmakladır ki kahraman Burak, şerefini lekeden, sancağını ve gemisini düşmandan kurtarabilmiş ve namını ebedî kılmıştır. Burak Reis ve gemisi Akdeniz’in sularına gömüleli yüzyıllar oluyor. Geminin alevden kurtulan parçalarını çabuk kemiren zaman, Burak Reis’in namına dokunamamıştır. Burak, yüzyıllardan beri uyuduğu Akdeniz’in derinliklerinde bundan sonra da yüzyıllarca uyuyacaktır. Ve Akdeniz’in derinliklerinde Burak Reis ve binlerce Burak Reis’ler yattıkça da Türk gözü ve Türk gönlü o sulardan ayrılmayacak ve onsuz çarpmayacaktır. | |
|
Teswirleriň ählisi: 0 | |