09:04 Mu Ni? | |
MU NI?
Satiriki hekaýalar
Gözünüzün önünde bir adamın çıldırdığını gördünüz mü? Ben gördüm. Ev sahiplerinin çocuğunu getirdiler. Dört beş yaşında topaç gibi bir oğlan. Gözleri fıldır fıldır. Çocuk söyleyişiyle, “Bu ne?”yi “Mu ni?” diye soruyordu. – Mu ni? diye sordu. Fikri Bey, – Kayık, dedi. Çocuk bir daha, – Mu ni? diye sordu. Fikri Bey yine, – Kayık, dedi, bak kayık, ne cici kayık… Çocuklar bu yaşta hep böyledir, dedi, durmadan sorarlar. Hiç bıkmadan, usanmadan, onların sorduklarına cevap vereceksiniz. Çocuk, “Mu ni” diye sordu. – Saat… – Mu ni? – O mu, o burun. – Mu ni? – Burun. Bu-run… Bu-run… Anladın mı? – Mu ni? – Burun be oğlum, burun be yavrum.. – Mu ni? – Burun yahu. Burun işte. Basbayağı burun. – Mu? – Burun, burun, burun, burun… Fikri Beyin sinirden çene kasları titremeye başlamıştı. “Aaaa, yeter artık… Burun be…” Birden yine toparlandı?. Yumuşak, tatlı bir sesle, “Burun..”. dedi. – Mu ni? Ne olduysa, işte o zaman oldu. Fikri Bey, birden odanın ortasında, “Mu ni, mu ni, mu ni…” diye söylenerek dolaşmaya başladı. Çocuk kıkır kıkır gülüyor… “Mu ni?” Fikri Bey patlar gibi, – Ananın örekesi?! Anladın mı şimdi? diye bağırdı. Sonra kendisi çocuğa sordu?: – Mu ni? O zamana kadar “mu ni?”den başka bişey söylemeyen çocuk, “Ananın örekesi…” dedi. Salonda bir soğukluk esti. Aziz NESIN. (Gözüne Gözlük kitabından). | |
|
Teswirleriň ählisi: 0 | |