19:21 Dostlaryñ arasynda | |
DOSTLARIN ARASINDA
Publisistika
Cuma günleri bu köşede kültür-sanat yazıları mı kaleme alsam? Okuduklarımı, dinlediklerimi, gördüklerimi ve tanığı olduklarımı sizlere aktarmak güzel olmaz mı? Şöyle… Fazıl Say… Üzerinde çalıştığı ‘'Yeni Şarkılar'' albümünü dinledim. Evine giderken düşünceliydim; çünkü ‘'İlk Şarkılar'' harikaydı ve Fazıl'ın besteciliğini bunun üzerine çıkarıp çıkaramayacağı konusunda tereddütlerim vardı. Dinledim. İnanamadım. Anladım ki, Fazıl Say kendiyle yarışıyor. Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süreya, Nazım Hikmet ve Hayyam'ın şiirlerini Fazıl Say'ın yaratıcılığıyla dinlemek olağanüstü. Mart ayında çıkacak ‘'Yeni Şarkılar'' hakkında fazla bilgi vermeyeyim; sürprizler var. Candan Erçetin... Evindeki sohbet sırasında birkaç şarkı dinletti. Çok beğendim. Bu şarkılarla yeni bir albüm çıkarması için tüm konuklar ısrar ettik. Eğer yeni bir albüm yaparsa yine unutulmaz Candan Erçetin şarkıları dinleyeceksiniz. Biliyorum, bu özel bilgileri yazdığım için bana kızacak; ama istiyorum ki, siz de baskı yapın; bu CD'yi mutlaka yapsın!.. Levent Kırca… Dost ortamındaki yemekte mart ayında çekimlerine başlanacak yeni filminden bahsetti. Çok bilgi vermeyeyim; filmin başrolünde ‘'sarhoş'' var! Biliyorsunuz Levent Kırca yaklaşık altı aydır inşaatında kendinin de çalıştığı bir tiyatro salonu yarattı. İstanbul/Kadıköy Bahariye Caddesi'ndeki Levent Kırca Tiyatrosu cuma, cumartesi ve pazar günleri -merdivenlerinin bile dolu olduğu bu salonda- ‘'Dımdızlak'' komedisini oynuyor. Bu arada Levent Kırca haftanın diğer günleri 250 yetenekli öğrencisine bedava sahne dersi veriyor. Zeliha Berksoy… Çok istememe rağmen sahneye koyduğu Nazım Hikmet'in Kuvay-ı Milliye/Kurtuluş Savaşı Destanı oyununa hâlâ gidemedim. Her pazartesi günü İstanbul'un çeşitli sahnelerinde oyunu sergiliyorlar; bir salonda yakalayın ve mutlaka seyredin. Tamer Levent, Mehmet Ali Kaptanlar, Nişan Şirinyan nasıl seyredilmez? Nedim Saban… Bana ne kadar kızsa hakkı var. Tiyatrokare'nin, Aziz Nesin'in ‘'Zübük'' romanından uyarlanıp müzikal olarak sahnelediği oyununa bir türlü gidemedim. İzmir ve Muğla turnelerinden sonra geldikleri İstanbul'da mutlaka gideceğim; Tuna Orhan'ın oyununu merak ediyorum. • Yeni kitaplar Yılmaz Özdil… Guinness rekoru kırıyor: Kitap imza gününde en uzun okuyucu kuyruğu rekoru ve sabahtan gece yarısına kadar süren kitap imzalama rekoru! Yeni çıkan, “Beraber Yürüttük Biz Bu Yollarda'' kitabından bahsediyorum. Yedi gazetenin binlerce sayfasını tarayan Özdil, yaklaşık bir yıl süre boyunca Türkiye'nin üzerine nasıl bir deli gömleği giydirildiğini yazıyor. 250 bin adet basılan kitabında Özdil, AKP'nin tüm ülkenin zekasıyla alay eden politika, uygulama ve söylemlerine, kıvrak zekası ve keskin kalemiyle yanıt veriyor. İlknur Özdemir… Zor dönemlerin Türkiyesi'nde Kırmızı Kedi gibi bir yayınevini var eden görünmez kahramanlardan biri. Yayın Yönetmeni. O kadar çalışkan ki, onca işinin arasında tercümeler yapıyor. Sarah Quigley'den çevirdiği “Orkestra Şefi'' roman; ünlü Rus besteci Dimitri Şostakoviç'in, 1941'de Naziler tarafından kuşatılan Leningrad'da üç yıl boyunca her türlü imtiyazı reddedip, siper kazıp, yangın gözlemciliği yaparak nasıl Yedinci Senfoni'yi bestelediğini anlatıyor. Tuğçe Tatari… 15 yıllık gazeteci. Akşam gazetesine TMSF el koyunca ‘'Gezi Parkı Olayları'na mesafeli durmadığı'' gerekçesiyle kovuldu. Boş durmadı, ‘'Anneanne, Ben Aslında Diyarbakır'da Değildim'' adlı kitabı yazdı. “Biraz da başka taraftan bakabilmek amacıyla” Kandil'e gitti. Siyasi bir duruş sergilemek, modaya uymak, ilgi çekmek için gitmemişti; ne olduğunu bizzat tanıklardan dinlemek istemişti. Tatari'nin kitabında eleştirecek yanlar bulunsa da şaşırtıcı bilgiler de var. Ayhan Bozkurt… Her yazdığında ‘'edebi çıtasını'' yükseltiyor. Denemelerden oluşan yeni kitabı “Aşk Diyorlar Buna'' çıktı. Aşkı, yalnızlığı, şiddeti, şefkati hem kendi deneyimlerinden yola çıkarak anlatıyor, hem de kendi uydurduğu yalana ağlayan; gözyaşlarıyla yıkanan insanların öykülerini yazıyor… Ece Temelkuran… ‘'Ben artık susmak istemiyorum. Çünkü insan belki hiç konuşamaz bir kere susarsa'' dediği yeri romanı ‘'Devir'', adından da anlaşıldığı gibi bir dönemi anlatıyor. Herkesin zamanı bir başkasına devrettiği hayatı iki çocuğun gözünden anlattığı romanda, unuttuklarımız/hatırlamak istemediklerimiz var… • Vatan yemeği Doğu Perinçek… İstanbul/Ataşehir'deki Sahan'a davet ettiği; Rahmi Turan, Yalçın Bayer, Fikret Bila, Murat Muratoğlu, Orhan Bursalı, Doğaner Gönen, Yavuz Semerci gibi gazetecileri ağırladı. Parti yönetiminden İsmail Hakkı Pekin, Tayfun İçli, Yaşar Okuyan, Şule Perinçek vardı. Sıcak bir ortamda güzel bir sohbet olanağı bulduk. Doğu Perinçek'i 30 yıldır tanırım; 4 saat ara vermeden yüzdüğünü ilk kez öğrendim. Deniz Baykal ile rahmetli Turgut Özal'ın rekoru sanırım 2 saatti… Öğrendiğim bir başka haber ise Abdüllatif Şener, Birgül Ayman Güler gibi isimlerin de katılacağı bir ekiple yarın Suriye'ye gidiyorlardı. Esad ile görüşeceklermiş. Doğu Perinçek, Vatan Partisi rüzgarından çok kişinin etkilendiğini ve özellikle Mardin, Muş, Van ve Diyarbakır'da hızla örgütlendiklerini anlattı. Anladığım kadarıyla seçimde şu mesajı vereceklerdi: “Türkiye'yi Bölemezsin; Cumhuriyet'i Yıkımazsın…'' Ben inatla CHP ile ittifak yaparak seçime girmeleri taraftarıyım… Soner YALÇIN. "SÖZCÜ" gazetesi, 27 Şubat 2015. | |
|
Teswirleriň ählisi: 0 | |