09:41 Türkmenler Ve Üç Devletli Irak | |
TÜRKMENLER VE ÜÇ DEVLETLI IRAK
Publisistika
Aşırı dinci örgütlerin en güçlüsü olan, Irak- Şam İslam Devleti (İŞİD) terör örgütünün başta Musul olmak üzere Irak’ın kuzey ve batısındaki Sünni bölgelerindeki kentleri ele geçirmesiyle Irak, devlet olarak fiilen sona ermiş ve bir daha eski haline dönebilmesi imkansız hale gelmiştir. Bu beklenmedik gelişmeyle Irak, ülke olarak Şii Arap, Sünni Arap ve Kürt devletleri olmak üzere üç ayrı bölgeye bölünmüştür. Kürt devletinin temeli, Kuveyt’in Irak güçlerinden geri alınmasından hemen sonra başta Birleşik Amerika Devletleri, İngiltere ve Türkiye cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın katkılarıyla bundan yirmi üç yıl önce atılmıştır. Musul ve diğer Sünni Arap bölgeleri, Irak Şam -İslam Devleti (İŞİD) örgütünün denetimine geçmesiyle, hem Sünni Arap devletinin temeli hem, de Kürt devletinin sınırları genişleterek çizilmiş oldu, bu gelişme Irak Şam- İslam Örgütü (İŞİD) ile Kürt yönetimi arasında gizli bir planın varlığını göstermektedir. Irak–Şam İslam Devleti (İŞİD) örgütünün başlattığı eylem Kürtlere bağımsızlıklarını, altın bir tabakta altın fırsat sağlamış oldu. Büyük çoğunluğunu Türkmeneli topraklarının oluşturduğu ve başta Kerkük olmak üzere sözde ihtilaflı bölgeler, tek kurşun sıkmadan Kürt güvenlik güçlerinin denetimine geçmiştir, böylece Türkmen bölgeleri, sessiz sedasız ve Irak anayasasının 140’ inci maddesindeki kurallar hiçe sayılarak, oldubittiyle Kürt bölgesine bağlanmıştır. Kerkük’ün ve diğer ihtilaflı bölgelerin Kürt güvenlik güçlerinin denetimine geçmesi ve dolayısıyla Kürt yönetimine bağlanması, Kürt yönetimini yakın bir gelecekte bağımsızlığa taşımakla kalmayacağı gibi, diğer ülkeler de yaşayan Kürtleri de bağımsızlık yönünde etkili olmaya başlayacaktır. Sünni Arap devletinin kurulmasıyla, Türkmenler eğer kaderlerine ve içine düştükleri duruma razı olacaklarsa, Sünni Arap ile Kürt devletleri arasında sıkışarak her türlü asimilasyona maruz kalarak yok olmaya mahkum olacaklardır. Türkmenlerin ana yurdu Tükmeneli, Irak Şam -İslam Devleti Örgüt’ü (İŞİD) eliyle Kürt bölgesinin bir parçası olurken, biz Türkmenler geçmişte yapmış olduğumuz büyük siyasi hatalarımızdan hiçbir ders almadan, hala feryat ediyor, yakarıyor Türkiye’den bizi gelip kurtarmasını bekliyoruz. Türkmenlerin gerçekçi olmalarının zamanı gelmişti artık. Türkiye Cumhuriyeti bölgesel bir güçtür, ancak şuan Türklükle ve dış Türklerle alakası olmadığından sadece ekonomik çıkarlarını düşünmektedir, ayrıca herkesçe bilinen bir politikası vardır onu uyguladığı için Türkmenlerin dramı pekte umurunda değildir. Bugüne kadar, Türkmen davasına yapılmış olan hataların önemli bir kısmını, Türkmenler kendiler işlemişlerdir. Türkiye devlettir, Türkmenlere ister yardım eder ister etmez. Yapmış olduğu yardımlar da genel de göstermelik olmuştur. Peki biz Türkmenler olarak ne yaptık? El açmaya devam ettik, ciddi toplum olduğumuzu kanıtlamadan her şeyi Türkiye’den bekledik, milli şuuru az olan bir toplum haline geldik, mezhebi ön plana çıkararak ikiye bölündük, son seçime bölünmüş olarak girdik ve neticesi de ortada, Türkiye’de ise tablo daha utanç verici oldu, yaklaşık otuz bin Türkmen’den, üç bin den daha az bir kısmı sandığa gitmiştir. Türkiye’ye gelince, Adalet Ve Kalkınma Partisi sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, iki hafta önce, bir Kürt siyası partinin yetkilisiymiş gibi, Kürt Rudaw haber sitesine verdiği demeçte ‘’Irak bölünürse Kürtler kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahiptir.’’demiştir. Türkiye Başbakan yardımcısı Sayın Bülent Arınç, İŞİD’in Musul’u ele geçirmesinden sonra basına vermiş olduğu bir demecinde ‘’Irak Türkmen Cephesi Türkiye’den silah istemeyeceğini bilir.’’ Diyerek Türkiye’nin, Türkmenleri korumayacağını bütün dünyaya duyurmuş oldu. Türkmenler, bugüne kadar izledikleri yanlış yöntem ve her şeyi Türkiye’den istemek ve beklemekten vazgeçmedikçe, kendi yağlarında kavrulmadıkça, başka halkların kurtuluş mücadelelerinden ilham alarak kendi kurtuluşlarına giden yolu yani gerçek manada bir özerk TÜRKMENELİ bölgesine götüren yol haritalarını acilen çizmedikçe ve milli mücadelelerini bir an önce başlatmadıkça, sonları çok vahim olacaktır. Türkmenlerin kurtuluşlarının tek yolu özerk bir Türkmen bölgesinden geçer, bu hedef ancak din eksenli olmayan, mezhepler üstü acil bir devrimle mümkündür ve netice alması da 10-15 yıl alır, aksi halde Türkmenler bu süre sonunda asimile edilerek yok edilirler, bu yok etme olayları başlamıştır bile. Türkmenler kurtuluş mücadelelerini acilen başlatmazlar ise, İŞİD bölgelerinde Şii oldukları için, Kürt denetimindeki bölgelerde de, Türkmen oldukları için asimilasyon ile yok edileceklerdir. 2014 y. Fevzi TÜRKER | |
|
Teswirleriň ählisi: 0 | |