17:38 Şehadetinin 32. Yılında Necdet Koçak | |
ŞEHADETİNİN 32.YILINDA NECDET KOÇAK
Ýatlamalar
Büyük kahraman, mücadeleci dava adamı Dr. Necdet Koçak ile 1965’de bana göndermiş olduğu bir mektupla tanışma şerefine nail olmuştum.Yeri doldurulamaz Bilge insan Necdet Koçak, birkaç hain,vefasız ve soysuz Türkmen’in iftirasıyla ve Baas rejiminin düzmece bir yargılamasıyla 16 Ocak 1980’de kutsal Türkmen davası uğruna Bağdat’ta sabaha doğru Saddam rejimi cellatlarınca idam edilmeden önce ziyaretine gelen ailesine hitaben şöyle buyuruyordu: “Hiçbir şey değişmesin. Doğru olduğunu bildiğiniz yolda devam edin. Söyleyin arkadaşlara korkmasınlar. Bu dava yerde kalmayacaktır. Ağaç budandıkça güçlenir ve yeşerir. Ağacın özünde de kurt var. 27gün önceki muhakemede beni ihbar edenlerin isimlerini verdiler. -Sen Türkmen toplumunun liderisin sana bir isim listesi vereceğiz, bu listede tanıdıklarının karşısına işaret koyarsan kurtulursun, senin için pek çok devletin talebi var görevine geri döndürülmeni istiyorlar, aksi halde idam edileceksin- dediler. Ben listeyi görmek istemiyorum. Sizin iftira ettiğiniz gibi ben vatana ihanet etmedim. Bu vatana ihanet etmem, sadece Türküm ve Irak Türklerinin öz vatanlarında herkes gibi bütün haklarına sahip olmalarını istiyorum.” Allah’a ve İslam dinine inancı sonsuzdu. Türk tarihine ve dolayısıyla da Türkmen tarihine ve bölgelerine, milli ve manevi değerlere, milli bilince ve Türk örf-adetlerine büyük önem verirdi şehit Necdet Koçak. Ahlaklı toplum olmaya özen gösterir, herkesi Türkmen toplumunun birer ahlaklı, faziletli ferdi olmaya davet ederdi. Peygamber efendimizin “milletleri millet yapan ahlaktır” hadisi şerifini dilinden hiç düşürmezdi sohbetlerinde o güzel ahlaklı insan, o büyük önder Necdet Koçak. Necdet Koçak gibi gül yüzlü, evliya huylu ender doğan bir yiğit milliyetçi kahramanı yüce Allah, başka bir halka nasip etmiş olsaydı, inanın o halk Irak’ın altını üstüne getirir, sesini ve davasını dünyaya duyururdu. Milletini seven her Türkmen, Saddam rejimi döneminde ve sonrasında, Türkmenlerin kurtuluşu uğruna canını seve seve feda eden Necdet Koçak gibi eşsiz bir kahramanın düşüncelerini ve ilkelerini öğrenmeliydi, aile fertlerine ve çevresine öğretmeliydi. Biz Türkmenler, ne hikmetse her zaman ve her şeyden önce liderlerimizi kurban veririz , bir kaç yıl geçmeden de, o yüce insanların neden, kimin için,ve kim tarafından şehit edildiklerini unutur, asimilasyon ve yok olma tehlikesi yokmuş gibi yaşantımıza devam ederiz. 32 yıldır biz Türkmenler, ne yazıktır ki Şehit Necdet Koçak ve arkadaşları emekli Albay Abdullah Abdurrahman, Dr. Rıza Demirci ve Adil Şerif hakkında yazmaktan, konuşmaktan, anlatmaktan ve araştırmaktan ciddi manada kaçınır olduk. Necdet koçak ve arkadaşlarını, Saddam rejimine ihbar eden ve idam edilmelerine neden olan bu alçak, haramzade ve hain Türkmenler, kim bilir aramızda hiçbir suçları yokmuş gibi utanmadan,sıkılmadan dolaşmakta ve belki de orada burada boy göstermektedirler. Bu alçak ve haramzade hainlerin, hak ettikleri cezalar, bundan tam 32 yıl önce verilmeliydi, ancak biz Türkmenler, bize yapılan en büyük kötülükleri bile çabuk unutur, hoşgörülü davranırız, neymiş efendim barışsever halkmışız. Hakkını savunmaz, düşmanını tanımaz böyle barışsever ve vurdum duymaz halk olur mu?.. Necdet Koçak’ın en büyük hedefi Türkmenlerin insanca yaşayabilecekleri milli varlıklarını, Tarihlerini ve kültürlerini asimilasyon tehlikesinden koruyacak bir coğrafi bölge, yani toprak için mücadele etmekti. Kendine ait coğrafi bölgesi olmayan toplulukların geleceği ve hayat hakkı olmaz derdi her zaman Necdet Koçak. Bu yüce hedefi gerçekleştirmenin her türlü siyasi ve örgütsel mücadele yollarının altyapı çalışmalarını sürdürmekteydi ve Türkmenlerin kurtuluşunu her şeyden önce Türkmen bölgesinde görmekteydi Necdet Koçak. Bu doğrultuda, bilge kahraman Necdet Koçak, Türkmenlerin kurtuluşunu, ancak uzun vadeli mücadeleyi içeren siyasi, iktisadi ve içtimai bir devrimle gerçekleşebileceğine gönülden inanırdı. Türkmenler olarak milli hedefe ulaşmanın bir diğer yolunun, Türkmenleri birbirlerine sımsıkı bağlaması gereken, milli kardeşlik, milli sevgi, milli dayanışma ve milli şuura her fırsatta atıfta bulunurdu şehit Necdet Koçak. Bugün Türkmenlerin karşı karşıya oldukları ciddi tehlikelerin farkında olduğu o günlerde bile Türkmenlere, coğrafi bölgenin, ne kadar gerekli ve ne kadar hayati olduğunu bilmekteydi ki, o yönde çalışmalarını başarıyla yürütmekteydi ve bu amaç için de Irak Türkleri Kurtuluş Partisini kurmuştu büyük insan Necdet Koçak. Türkmenleri, bugün tehdit eden en büyük tehlike, topraklarının işgal altında olması ve mezhebi bölünmedir. Şii ve Sünni Arapların kendi bölgeleri var ve ayrı Federasyonlar kurabilirler. Ne Şii ne de Sünni Arap politikacılar maalesef Türkmenlerden yana olumlu tavırları bugüne dek olmamıştır. Mezhebi bölünme ve bölgesizlik Türkmenlerin özellikle de Şii Türkmenlerin tüm bölgelerde sonu olacaktır. Irak, parçalanma sürecine Kürdistan federal bölgesiyle girmiştir. Aslında Türkmen bölgeleri olan başta Kerkük olmak üzere ihtilaflı bölgeler, bugünkü Sünni ve Şii Arap kargaşası ortamında, Kürt bölgesine çok yakın gelecekte ilhak ettirilebilir. Federasyon olma sırası şimdi de Şii ve Sünni Arapların. Türkmenler ise bölgeler arasında, bölgesiz kalarak köle hayatı yaşayacaklar ve mezhebi şuurları da, milli şuurlarının önüne geçerse, en fazla elli sene sonra buharlaşıp tarih olurlar. Necdet Koçak, Türkmenleri başkaları değil, Türkmenleri ancak kendileri kurtarabilir düşüncesindeydi. Yanılmıyorsam 1977 yılıydı, bir sohbet toplantısında Necdet Koçak, “arkadaşlar kendi yağımızda kavrulmamız lazım. Biz, biz olmadıkça, kimse bizim gözümüzün yaşına bakmayacak, yardım elini uzatmayacaktır. Her zerre toprağını kutsal bildiğimiz Türkiye’de Milliyetçi Hareket Partisi 450 milletvekiliyle iktidara gelse bile bize, arzu edeceğimiz şekilde yardımcı olamayacaktır.” demişti. Şehit Necdet Koçak boşuna kendi yağımızda kavrulalım, bu güçsüz halimizle Türkiye’den bir şey beklemeyelim dememiştir. 32 yıl önceki Türkiye Dışişleri bakanı Hayrettin Erkmen ne ise, bugünkü Dışişleri bakanı Ahmet Davut oğlu da odur. Her ikiside Türklükle alakası olmayan politikacılar olarak bilinmektedirler. Hayrettin Erkmenin , o günlerde Irak’ın Ankara Büyükelçisiyle yaptığı görüşmesindeki hiç af edilmez bir diplomatik gafı, Necdet Koçak’ı idama götürmüştür. Hayrettin Erkmeni tarih yargılayacaktır. Artık ona buna yalvarmanın, el açmanın yeri olmamalıdır Türkmen milli politikasında. Türkmenler Irak’ta yok olmak yerine, özgürce yaşamak, tüm haklarını elde etmek, saygın bir halk olmak istiyorlarsa, Necdet Koçak’ın fikirleri doğrultusunda, kendi iradeleriyle ve öz yağlarında kavrularak, hiç zaman kaybetmeksizin siyasi, içtimai ve iktisadi mücadeleyi hemen başlatmaları gerekir. Necdet ağabey, sana ve yüce düşüncelerine ihanet edenler, seni zalim Saddam rejimine ihbar edenler utansın. Necdet ağabey sana ihanet edenlerin, Türkmen davasına vurdukları darbe , Baas rejiminin 35yıllık asimilasyon politikalarına eşdeğerdir. Baas rejimi Türkmenleri yok edemedi, ancak satılmış bir avuç hainin iftiralarıyla Türkmen davası sensiz kaldı. Necdet ağabey, hainlerin hesabını kimse soramadı bugüne kadar çünkü 32 yıl önce bıraktığın noktanın çok daha gerisindeyiz şimdi. Hasretle anıyoruz seni Necdet ağabey, sevgiyle yad ediyor ve aziz hatıran önünde saygıyla eğiliyoruz. Düşüncelerin uygulanmayı bekliyor. Türkmen davası ancak senin düşünce ve ilkelerinle hayat bulur. Necdet ağabey, vefa timsali cennet mekan eşiniz Ayten Koçak Hanımefendinin deyişiyle ” Şehitler cennetindeki ruhun şad olsun”. 2012 ý. Fevzi TÜRKER | |
|
Teswirleriň ählisi: 0 | |