03:04 Hezreti Patma | |
HAZRETI FATMA
Zenan şahsyýetler
Babası: Muhammed bin Abdullah Annesi: Hadice-tül Kübra Lakabı: Zehra, Betül, Seyyide, Sıddıyka, ... Doğum yeri ve tarihi: Mekke-Miladi 605 Şehadet yeri ve tarihi: Medine-Miladi 632 Kabrinin bulunduğu yer: Medine Yaşı: 27 Çocukları: Hasan, Hüseyin, Zeynep, Ümmi Gülsüm. Beşinci evladı olan Muhsin, henüz dünyaya gelmeden önce Hakk’a yürümüştür. Fatma Ana; Hz.Muhammed’den 6 ay sonra, 632 yılında Medine’de Hakk’a yürümüştür. Fatma Ana, yaşantasıyla, erdemliğiyle, ahlakiyle en mükkemel insandır. Şahı Merdan Ali gibi ulu bir zat ile evlendiği içinde en şanslı kadındır. Dolayısiyle iyi bir evlat, iyi bir eş, iyi bir anne, engin gönüllü, merhametli ve yardımsever kişiliğiyle insanlık alemine örnek kadın olmuştur. Fatma Ana babası Hz.Muhammed’in huzuruna vardığında, Hz.Muhammed, hürmetten ayağa kalkıp kendisini karşılayıp niyaz, hal hatır ettikten sonra yerine otururmuş. Ve Hz.Muhammed kızı Fatma Ana’nın huzuruna vardığında Fatma Ana da babasına karşı aynı ilgide, muamelede bulunup ellerine niyaz olduktan sonra yerine otururmuş. Fatma Ana, annesinin ölümünden sonra küçük yaşta olmasına rağmen, babası ile çok yakında ilgilenmiş adeta koruyucu meleği olmuştur. Bu yakın ilgiden dolayı Hz.Muhammed Fatma Ana’ya, “Ümmi enbiha (babasının annesi)” lakabını vermiştir. Annesi Hadice-tül Kübra’dan kendisine kalan bütün mirası, islam uğruna harcanması için babasına vermiştir. Dolayısiyle islamın yayılmasında babasının en büyük destekçisi olması O’na, “babasının annesi” lakabını kazandırmıştır. Fatma Ana hasas ruhlu, üstün zekası, yumuşak ve dürüst yapısı ile yaşından beklenmeyecek derecede yüce bir ahlaka sahip olmuştur. Son derece mütevazi, söz ve davranışlariyle halkın gönlüne taht kurmuştur. Az konuşmayı tercih eden, ağzından çıkan sözler inci tanesi gibi hikmetler saçan, cömert ve gösterişsiz yaşamı tercih etmiştir. Herhaliyle yetenekli, olgun, erdemli kişiliğe sahip olan Fatma Ana’nın Şahı Merdan Ali ile evlilikleri melek Cebrail tarafından vahy edilmiştir. Bu evlilikten; Hasan, Hüseyin, Zeynep ve Ümmi Gülsüm dünyaya gelmişlerdir. Beşinci evladı olan Muhsin henüz dünyaya gelmeden Ömer’in, Fatma Ana evine yaptığı baskında aldığı darp ve hırpalama sonucu anne karnında öldürülmüştür. Dolayısiyle Hz.Muhammed’in soyu, Imam Hasan ve Imam Hüseyin’den devam etmiştir. Hz.Muhammed henüz daha hayatta iken, “Bizim çocuk (Fatma Ana’nın baskın anında düşürdüğü çocuk) doğduğunda eğer erkek ise adı Muhsin bin Ali olsun” demiştir. Hz.Muhammed’in Hakk’a yürümesinden hemen sonra Abbasi yandaşları Ebu Bekir’i, alelacele halife seçmişler fakat Şahı Merdan Ali, bu halifeliği kabul etmemiş ve Ebu Bekir’e; “Ey Ebu Bekir! „Ne çabuk Muhammed’i unuttunuz, hangi hakla bu insanlara, beni halife olarak kabul edin diyebiliyorsun?. Daha dün Gadir-i Hum’da Muhammed’in huzurunda beni tebrik etmediniz mi, kutlamadınız mı? Ey burda bulunanlar, sizlerde mi bunu bilmiyormusunuz!” diyerek ordaki halka seslenmiştir. Sonuç itibariyle Ebu Bekir, Şahı Merdan Ali’ye şunları söyler; “Ya Ali, dediklerin doğrudur. Muhammed bu görevi bizim yanımızda sana tavsiye etti, ancak bu konuda şöyle bir hadis de vardır; “Bizim ailemizde hem peygamberlik, hem de halifelik olmaz. Halifeliği artık başka aileler yürütsün” der. Şahı Merdan Ali ordakilere; “Ebu Bekir’den başka bu hadisi, Muhammed’den duyan var mıdır? diye sorarken, Ebu Bekir’in kadrosundan başta Ömer, Ebu Ubeyde ve bir kaç kişi daha; “Ebu Bekir doğru söyler, biz şahidiz” derler. Ve Hz.Ali; Kendi aranızda kabe içinde planladığınız o anlaşmayı, işte bugün hayata geçiriyorsunuz. Ki Muhammed giderse biz halifeliği onun ailesinden alacağız demiştiniz.“ Ebu Bekir ve kadrosu daha ileriye giderek; Ebu Bekir-Ömer ile Şahı Merdan Ali taraftarları arasındaki hoşnutsuzluk devam ederken, bir ara Ebu Bekir kadrosu (başrolde tabii ki Ömer var), çareyi Şahı Merdan Ali’yi ortadan kaldırmakta buluyorlar ve katletme görevini de Halit bin Velit’e verirler. Bu arada Ebu Bekir’in hanımı Esma binti Umeys, Şahı Merdan Ali’ye gizliden planla ilgili bilgi iletir ve Şahı Merdan Ali’nin tedbir almasını sağlar. Böylece suikast planı başarısız kalmıştır. Dolayısiyle Fatma Ana’da Ebu Bekir’in halifeliğini, kabul etmemiştir. Fatma Ana’nın itiatını yani kabulünü almak için Ömer, Fatma Ana’nın evine baskın eder. Bu baskın sırasında Ömer, Fatma Ana’nın kapısına varınca Fatma Ana, “Senin yüzünden ne yapalım ya Ömer bizden ne istiyorsun?” diye tepki gösterip, içeriye girmesine engel olmaya çalışmıştır. O sırada Ömer kapıyı zorlayınca, hamile olan Fatma Ana kapı ile duvar arasında kalıp sıkışıyor daha sonra öfkeli Ömer tarafından tekmeleniyor. Akıl almaz bu saldırganlık sonucu Fatma Ana beşinci çocuğu olan Muhsin’i düşürmüş, kaburga kemikleri kırılmış ve vücudu darbeler almıştır. Tüm bu olanlardan sonra Ömer, evi ateşe verip yakmıştır. Fatma Ana; Babası Hz.Muhammed’in kabri başında, “Baba senden sonra bunlar başımıza neler getirdiler!” şeklinde manevi şikayette bulunmuştur. Hz.Muhammed sağlığında Fedek diye bilinen hurmalığı kızı Fatma Ana’ya bağışlamıştır. Fatma Ana’nın bundan gayri bir geliri de yokmuş ve bütün ailenin geçimi buradan sağlanmıştır. Hz.Muhammed’in Hakk’a yürümesinden sonra Ebu Bekir, bazı gerekçeler öne sürerek hurmalığı Fatma Ana’dan zorbalıkla geri almıştır. Bu olayın üzüntüsü Fatma Ana’yı, daha da perişan etmiştir. Fatma Ana’nın hayatı zorluklarla, güçlüklerle dolu olmasına rağmen; Iyi bir evlat, iyi bir eş ve iyi bir anne olmuştur. Baskından aldığı darbeler ve yaralar sonucu babasından tahminen 6 ay kadar bir zaman sonra 632 yılında Medine’de, Hakk’a yürümüştür. Fatma Ana’ın vesiyeti üzerine Şahı Merdan Ali, kendisini gizlice defin edince Ebu Bekir ve Ömer’in zoruna gitmiştir. Hatta gidip kabrinden çıkaralım, yeni bir cenaze meresimi yapalım(Insanlar demesinler ki Fatma bunlardan, kırgın bir şekilde ayrıldı gitti) demişler lakin bu olay, ters tepki yapabilir düşüncesiyle bu fikirden vaz geçmişlerdir. Fatma Ana, faziletlerinden bazıları; * Hz.Muhammed Fatma Ana’yı, ilklerin ve sonların, gelmiş geçmiş ve gelecek olan bütün dünya kadınlarının seyyidesi(şefaatçısı, efendisi) olarak tanıtmıştır. * Ehl-i Beyt’inden yanlızca O’nun önünde ayağa kalkarak kendisine niyaz olup kendisinin yerine oturtmuştur. * Fatma Ana’ya, “babasının annesi” lakabını vermiştir. * Fatma Ana’nın mayası, cennet meyvesinden oluştuğunu, ondan cennet kokusunu aldığını belirterek, O’nu koklamıştır. * Fatma Anayı, kendi parçası ve kalbi olduğunu vurgulayarak; „O’nu inciten, kendisini incittiğini beyan etmiştir. * Fatma Ana’nın rızası, Allah’ın rızasının ölçeği olarak tanıtmıştır. =Seyyid Hakkı= | |
|
Teswirleriň ählisi: 0 | |