02:38 Hüsniýe | |
HÜSNIYE
Zenan şahsyýetler
Ehli Beyt haklılığını kanıtlıyan Hüsniye’nin hayatı Ne yazık ki, Hüsniye’nin doğum, ölüm tarihleri ve ailesi hakkında yaptığımız araştırmalarda her hangi bir bilgiye rastlanmak mümkün olmadı. Abbasi halifelerinden Harun Raşid zamanında Bağdat’lı zengin bir tüccar varmış. Hz.Muhammed’e ve O‘nun Ehl-i Beyt’ine derin bir sevgiyle bağlı olan bu tüccar Imam Cafer-i Sadık’ın talibiymiş, O‘ndan hem Allah’a kulluk etmenin yollarını öğreniyormuş, hem de O‘na hizmet ediyormuş. Eşsiz bir güzelliğe sahip olduğu için Hüsniye (Güzel) adı verilen bu kız, efendisinin hizmetine girdiğinde beş yaşındaymış. Bir süre okula gittikten sonra, islam dinini öğrenmesi için efendisi tarafından Imam Cafer-i Sadık’ın evine gönderilmiştir. Hüsniye, Imam Cafer-i Sadık’ın yanında dini eğitim almış, ilim irfan sahibi olan Imam Cafer-i Sadık’a özel hizmetinde bulunmuş ve aynı zamanda kendisini bilgi ve birikim açısından yetkin hale getirmiştir. Imam Cafer-i Sadık sadece dini konularda değil, aynı zamanda bilim dalında da zamanın en önemli bilginiymiş. Böylesi bir bilginden eğitim alan Hüsniye; yirmi yaşına geldiğinde artık yetişkin bir alim olmuştur. Bu tüccar, Imam cafer-i Sadık’ın şehit edilmesinden sonra islam düşmanlarının zülmüne uğramıştır. Malı, mülkü elinden alınmış, hizmetçilerinden başka hiçbir şeyi kalmamıştır. Hüsniye’nin eğitimini tamamlaması ile efendisinin yoksul düşmesi aynı zamana rastlamıştır. Bir gün tüccar Hüsniye’yi yanına çağırmış ve ona şöyle demiş: „Bak Hüsniye, seni beş yaşından itibaren ben büyüttüm, evladım sayılırsın. Allah’a şükürler olsun ki artık bilgili ve olgun bir genç kızsın. Ne var ki ben eskisi gibi değilim, fakirleştim. Dünyaya rezil olmam yakındır. Bu durumda senin kendi geleceğin için ne düşündüğünü öğrenmek isterim“. Hüsniye’nin Ehli Beyt’e tartışılmaz bağlılığının yanısıra, daha bir çok açıdan kendisini eğitip geliştirmiştir. Imam Caferi Sadık’ın şehit edilmesinden sonra Hüsniye, zamanın halifesi Harun Reşid’ten intikam almak istemiştir. Bunu da Harun Reşid’in sarayında, onun inanç dayanaklarını çürütecek ve Ehli Beyt’in haklılığını kanıtlayacak şekilde yapmak istemiştir. Hüsniye efendisine şöyle cevap vermiş: „Bir canım var, o da sana feda olsun. Lakin, izin verirsen bir şey söylemek isterim. Eğer münasip görürsen, beni Harun Raşid’e sat. onun yanına vardığımızda, fiyatımın üç bin halife altını olduğunu söyle. Şaşırıp “bu hizmetçinin özelliği nedir ki bu kadar yüksek bir fiat istersin?” diye sorduğunda, ona söyle ki: “Ey Halife, bu hizmetçi dinimizle ilgili öyle derin bilgilere sahiptir ki, zamanımızın bütün bilginleri birleşip onunla tartışmaya girişse hepsini yenilgiye uğrattır.” Tüccar, „Ey Hüsniye, bu dediğini yapamam. Çünkü Harun Reşid zalim bir halifedir. Bilginin derinliğini, olgunluğunu ve güzelliğini keşfettiği an seni zorla elimden alır. Ve ben buna çok üzülür, öyle bir azap duyarım ki, sonuçlarına katlanamam. Böyle bir şey sabır sınırlarımı aşar.“ Hüsniye: „Sakın korkma. Içimdeki Hz.Muhammed ve Ehli Beyt sevgisi bana öyle bir güç verir ki, yaşadığım müdetçe beni senden kimse ayıramaz. Allah’a sığınmalısın. Unutma ki her zaman Allah’ın dediği olur“. Neticede Hüsniye, Harun Reşid’in huzurunda dönemin ünlü uleması Ibrahim Halit ve önemli bilginlerle tartışmış, elindeki kaynaklarıyla Ehli Beyt haklılığını ortaya koymuştur. Dolayısiyle bu 20 yaşındaki genç kadın tartışılmaz Ehli Beyt bağlılığını derin bir bilgi ile ortaya koyup, bir noktada düşmanı can evinden vurmuştur. Böylelikle Imam Cafer-i Sadık’tan öğrendiklerini hayata geçirip, halifenin ve diğer bilginlerin nasıl temelsiz olduklarını ortaya koymuştur. Hüsniye, canı pahasına değerlerini korkusuzca savunmuştur. Bir tarafta koskoca halife ve onlarca bilgin, diğer tarafta tek başına bir kadın. Ehli Beyt haklılığını, ayet ve hadislerle süslediği düşüncelerini öylesine sistemli bir şekilde ve inançla ifade etmiş ki, bir süre sonra alimler susmak zorunda kalmışlardır. Harun Reşid’in meclisinde bulunan herkes hayretler içinde kalmıştır. Hüsniye, son sözlerini Harun Reşid’in ve sarayında bulunan pek çok devlet adamının gözyaşları arasında tamamlamıştır. Halife ve diğer izleyenler Hüsniye’yi tasdik ve tebrik etmek zorunda bırakılmışlardır. Ibrahim Halit ise boynuna kulunç girmiş gibi, başı önde hareketsiz halde derin derin düşünmeye kapılmıştır. Hüsniye’nin yaptığı tartışmalar günümüzde de Ehli Beyt taraftarlarına güç ve bilgi vermektedir. Önderlik de bu olsa gerek. Yapılanların, söylenenlerin zaman ve mekanı aşarak evrenselleşmesidir. Hüsniye de bunu başarmıştır. =Seyyid Hakkı= | |
|
Teswirleriň ählisi: 0 | |